“YAŞAMI-mı-N YATAY YOLCULUĞU”
Uzun bir emek sonrasında tüm gelecek anlara, umut, yoldaş ve IŞK OL'ması ümidi ile çıktı. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimle
DOĞA İLE KONUŞMAK
İnsanoğlu, kainatın sadece kendisi için var edildiğini, dünyada, uzayda var olan gözünün gördüğü, sesini duyduğu, tadını aldığı, kokusunu duyduğu ve dokunduğu her şeyin tek ve sınırsız sahibi zavallı varlık. Kendini var eden öz anayı bir kenara bıraktım, varlığı için...
İnsan Sevgisi
“Tanrının ilk düşüncesi bir melekti, Tanrının ilk sözü bir insandı.” Halil CİBRAN” O’nun ilk kez aynanın önüne geçip yalnızlığının ve devamının gereği olarak yarattığı mükemmel diye adlandırdığımız bizler, İnsanoğlu acaba gerçekten O’nun yarattığı kadar mükemmel...
Masmavi idi ümit
Karanlıktı her an,
Karanlıktı mekan,
Karanlıklardaydı can.
Durmuş gibiydi olmayan zaman
Sessiz, bilinmez, bilmez ve özlemli,
Eskiler için gelecek hükmünü beklerken can.
Hatırlamazdı geçen olmayan zamanı,
Oysa tek dileği idi kavuşmak,
Yaratıldığında kopan diğer yarımına.
Tüm var olanların anasına.
Beklerdi açılmasını kapının,
Görmek için ötesini karanlığının.
Bilirdi o çok kırgın ve öfkeli,
Bilirdi ki o hatırlamak istemez.
Bilirdi ki o bir anne tüm var ettiklerine.
Bilirdi ki bir an bağışlayacak.
Ondandır ki ümitle beklerdi katın hükmünü.
Birden aralandı sonsuz karanlığı,
Bir ışık parladı masmavi
Aydınlandı mekan, aydınlandı an.
Masmavi idi gök,
Masmavi idi deniz.
Birleşmişlerdi tıpkı kopmadan evvel ki gibi.
Kavuşmuşlardı, BİR’diler sonsuz bir çizgide.
Artık umut vardı canın içinde.
Kabul olmuştu dileği Yaratandan.
Artık ümitli idi diğer yarımından.
Bildi suçunu, sessizliğini, kendini,
Bildi diğerini, sevgisini, birliğini.
Diz çöktü an ’da.
Diz çöktü o mekânda.
Bekledi tıpkı masmavi deniz gibi sessiz
Bekledi kendini saran masmavi gökyüzünün,
Kendini var eden hükmünü kraliçesinin.
Bekledi Yaratanının sesini.
Mas maviliğin içinde küçüldü bir damla su gibi
Ve özlemi büyüdü yüreğinde.
Gözlerinde şekillendi yüreği,
Dudaklarında seslendi özlemi
Yüreğinden fışkırdı sevgisi.
Ne gelecekti bilmezdi gerisi.
Duyduğu kokusu idi kendisinin,
Hissettiği ateşi idi bedeninin,
Yanan yüreği idi mavilikte.
Yetmedi rüzgâr,
Yetmedi su,
Söndüremedi var oluşunun IŞK ateşini.
Sonra uzaklaştı ışk,
Sonra sessizleşti an
Bekledi, bekledi, bekledi.
Bir ses, bir nefes mavilikten
Sessizliğinde ümit, yüreğinde hala
IŞK – IŞK – IŞK
Bir Garip Ben-31.Ağustos.2019
NE GÜZELDİR ÇOCUKLUK
Ne güzeldir çocukluk,
Dans eder yaşamla,
Umarsızca insanlardan.
Ne renklidir çocukluk,
Siyah sadece gölgesidir onun,
Kovalar onu yakalamak için,
Bilmez ki aslında kurtulması gerektiğidir.
Ne saftır çocukluk,
Karınca, yılan, kelebek, köpek
Hepsi arkadaştır ona hiç zararsız.
Ne güzeldir çocukluk,
Kaybettiğimizi sandığımız için ağladığımız,
Yitirdiğimizi sandığımız için korktuğumuz.
Oysa o içeride bir yerde
Saklambaç oynar bizimle.
Bekler ki bulalım en hücra köşede,
Aslında en görünen gizli sandığımız yerde.
Bekler ki sobeliyelim,
Tekrar dans edelim,
Rengarenk kostümler içinde,
Çıplak ayaklarımızla toprağın üzerinde.
Bekler ki bir kaya tepesinde
Ayaklar sarkık derinlere,
Hayal kuralım bilmediğimiz geleceğe…
Ne güzeldir Çocukluk
Hiç bitmediyse içinde,
Kol kola isen her nefeste.
Ne güzeldir Çocukluk
Hala dans edebiliyorsan
Kalabalıklar içinde,
Rengarenk elbiselerle,
Kimsenin duyamadığı o muhteşem müzikle…
Ne güzeldir…
Çocuk… Çocuk… O küçük Çocuk
Kuthan SAVAŞÇIN
Bir Garip Ben
30.Ocak.2019-23:14
BİR ANDIR…
MERHABA, MERHABA
Merhaba yeni doğduğunu sandığım güneşe,
Merhaba geldiğini sandığım geceye,
Merhaba aldığımı düşlediğim nefese,
Merhaba verdiğim için korktuğum nefese,
Merhaba aşık olduğum nefesim dediğim, arayıp sormayan
Sen benim ruhumsun diyen kadına,
Merhaba tüm YARATTIKLARIMA
Merhaba neşeye, sevince, huzura, mutluluğa,
Merhaba öfkeye, nefrete, savaşa, kana,
Merhaba barışa, kardeşliğe, aşka, dosta,
Merhaba kuşa, kartala, aslana, ata,
Merhaba güle, karanfile, sümbüle, akasyaya,
Merhaba taşa, suya, havaya, toprağa,
Merhaba ateşe, ışığa, varlığa, yokluğa
Merhaba ezele, edebe, zenite, nadire,
Merhaba doğuya, güneye, kuzeye, batıya
Merhaba yıldıza, aya, galaktikalara, kâinata
Merhaba özgür iradeyle istediğim YARATILIŞIMA,
Merhaba yaradanlığıma ve varlığıma
Merhaba tüm yaratılmışlara, yaratıldıklarında
Merhaba tüm yaratılmışların birliği olan YÜCE YARADANA,
Merhaba O’ndan dolayı bana
Merhaba
Merhaba
VENÜS VE MELEK
Yine battı sulara, mavilikler içinden
Tüm kızıllığı ile güneş.
Yine söndü ümidin ateşi, yeniden doğana kadar güneş.
Gecenin karanlığında parlayan, sonsuz yıldızların ışığı kadar
Ümit vardı yüreğimde.
Sadece bir ses, sadece bir sözdü beklediğim tüm günde.
Gece ufkunda yükselirken hilal
İçimde bir korku, bir yalnızlık var.
Sadece aşkı arayan yürekte,
Beklemekten sonsuz acı kaldı sadece.
Yine sabır, yine sabır
Gülümseyen melek gözlerinde
Parıldayan ışık kadar sonsuz istediğim aşk.
Sadece ümit var sonsuz yıldızların pırıltısı gibi.
Sadece sesi var yüreğimin,
Hala var etmekte yanan ateşi her doğumu için güneşin.
Tatlı bir baykuş sesi, yırttı gecenin nefesini
Sanki anlatır gibiydi, sevdiğimin yüreğini
Arkadaş dedi arkadaş kal şimdi.
Gelecektir inan aşk
Yıllardır süren derinliklerden
Bekle, ancak ölüm senin içindeki son yıldızın
Işığını söndürecek.
Yine sabır, yine sabır
Bekle yüreğim bekle, elbet senin için de doğacak
Karanlıklardan maviliklere güneş
Gülen gözlerindeki ışık,
Senin kalbindeki ile birleşecek.
Tıpkı ellerin, gözlerin, dudakların yüreğin gibi,
Bekle kalbim bekle hala yanmakta ümit ışığı Venüs’te…
Bir Garip
Kuthan SAVAŞÇIN
18.Temmuz.2015
ATEŞ BÖCEKLERİ İLE BU GECE
ATEŞ BÖCEKLERİ İLE BU GECE
Boğazı süsleyen Aşiyanın içinde,
Bir mezarın derinliklerinde,
Ararken kendimi bu yaz gecesi
Kaybettiğim sevgimi, nefesimi
Yatarken ölümlüler bahçesinde
Dolunay tüm ışığı ile gökte,
Yakamoz vurmuş derinlere
Hanımeli kokusu karışmış yasemine
Bu gece…
Dinlerken sevdiğimin sesini,
Rüzgârın müziğinde.
Solarken ışığımın rengi
Yaşlı gözlerimde
Kaybettiğimi sandığım yüreğimle
Karanlık gecenin gölgelerinde
Hep birlikte
Bir yürek gibi atışlarını
Seyre daldım ateş böceklerini
Bu gece…
Kendime benzettim yanışlarını
Yönsüz, yolsuz, kanat çırpışlarını
Gün doğmadan sönüşlerini
Eğilmeden güneşe özgür kalışlarını
Bir mevsimlik hayat buluşlarını
Seyre daldım ateş böceklerini
Bu gece…
Bir Garip
Kuthan SAVAŞÇIN
Eylül – 2002”
DOĞUM ve YOL
Bu yeniden DOĞMUŞ genç yoldaşa son 48 saattir IŞIK OLAN tüm yoldaşlarıma, sevdiklerime, sevgilerime, NEFESLERİME İTHAF OLUNDU…
O, Karanlıklardan sıkıldı
Bir ışık istedi. NEFES diledi.
Binlerce nefes verdi,
Dedi
Aslında birdiniz lakin
Artık tek teksiniz.
Gidin karanlıklara arayın,
Bulun
Bir olup gelin.
Birer ışık parçası olarak daldılar karanlıklara
Sayısız ışık parçaları, sayısız yıldızlar sardı
Karanlıkları…
Lakin tüm ışıklar koşmamıştı
Tedbirli ve birlikte yol alıyorlardı.
Birden durdular.
Garip, yorgundu son kalan ışık parçası,
Sanki umutsuz ve soluk.
Bir yol oluşturdular,
Soluk ışık baktı ümitlendi, canlandı.
Hızlandı rehber ışıklarından ışık alarak.
Ümitlendi bulmak için parçası nefesi.
Yürüdüler karanlığa doğmak için, NEFES için.
Solgun ama ümitli ışık ile birlikte
Bu dedi solgun ışık NEFESİM,
Lakin o ışık aldı tüm enerjisini,
Işık soldu yine,
Durdu, yoruldum dedi.
Yoldaşları,
Böyle mi söz verdin, mavi saçlıya,
Şahin bakışlıya, Göklerde doğana,
Sarı saçlı kartala,
Böyle mi söz verdin sen yoldaşlara,
Utandı, kalktı yürüdü yeniden
Yeniden nefesim dedi
Ama yine sonuç değişmedi..
Birden o parlak yoldaş,
Bak dedi,
Bak senle olanlar hep daha parıldamakta
Koşmakta karanlığa kendi NEFESLERİ için,
Senin ışığın, ışık katıyor tüm ışıklara
Hadi kalk artık,
Gelecek o ve NEFES OLacak sana,
Aslında öyle de,
Ama o da utanmada,
Korkmada, ya, ya olmazsa da,
Sabret o sende.
Onlar mı?
Onların isimleri çok
Onlar isim değil Işık Yoldaşı,
Işık Ustası
Yeniden DOĞMAK için
YOL için.
Ezelden beri
Garipçe
Kuthan SAVAŞÇIN
06.Şubat.2015
ÜMİT VE HUZUR,
Bir gün daha yavaş yavaş karanlığa döndü,
İçimizde kalan ümitle yeniden aydınlığa,
Belki de yeniden doğmak için varlığa,
Heyecanları, beklentileri,
Özlemleri, kederleri,
Sevinçleri ve sözleri sürükledi,
Ufkun altına,
Yorgundu güneş koşmaktan,
Dinlenmek istedi sevgilisi
Ayın pürüzsüz göğüslerinde,
Lakin Ay,
Tüm güzelliği ile karanlıklara,
Aşkı, sevgiyi fısıldamaktaydı gecede.
Yine başka bir kavuşma ümidi ile
Güneş boynu bükük yürüyecekti
Yer altının karanlıklarında.
Bir kere daha diyordu
Bir kere daha erteledi
Buluşmamızı,
Bir kere daha erteledi
Bana vereceği küçücük huzuru,
Oysa sadece görmek bile yetecekti
Sonsuz huzur için onun yüzünü,
Sanaldan hakikate geçecekti,
Kavuşma hayallerim…
Ey güneş huzur mu arıyordun yaratılanda
Huzur sadece Yaradan’da
Demişti ya sana,
Sadece BİR OL’unca
Tadacaksın AŞKI, AŞKI, AŞKI…
Garipçe
Kuthan SAVAŞÇIN
05.Mart.2015
DOĞMAK VE NEFES
Doğmak,
Bir anneden ve var olmak
Bu var olmayan madde aleminde.
Yaşamak
Hırsı, egoyu, nefreti, öfkeyi
Kıskançlığı, kini, özlemi
Oysa doğmak,
Sevgiyi, aşkı, güveni,
Ümidi, adaleti, hürriyeti,
Yaşamak olmalı NEFESİ
Bilmek an’ı, kaybetmemek
Sıcaklığı, gözlerdeki
Işığı olmalı.
Yoksa doğmak,
Sadece ölmek için her an
Bir an daha almaktır zamandan.
Aşk sadece var olmak
İki bedenden bir olmak ve yeniden
Doğmaktır.
Kuşkusuz, öfkesiz,
Endişesiz, nefes gibi nefes
Adama gibi adam olarak
Varlık gibi varlık olarak
Doğmaktır OLMAK.
Bir gözde bin olmaktır
Bir NEFESte bin NEFES olmaktır
Bir sevgi ile bin sevgiyi var etmektir
Yüreğinde var etmektir
Doğmak
Ne mutlu bu anda doğana…
Bir garip ben